Skip to content
Menu
Paydaş Eğitim Kültür ve Sanat Derneği
  • Paydaş Derneği
    • Hakkımızda
    • Amaç ve Değerler
    • Paydaş Ekibi
    • Dünden Bugüne Paydaş
    • Faaliyet Raporu
  • Projelerimiz
    • Devam Eden Projeler
    • Tamamlananlar
  • Etkinliklerimiz
  • Gönüllülük
    • Paydaşta Gönüllülük
    • Paydaş Gönüllüleri
    • ESC
    • ACTIVE
  • Blog
  • Bize Ulaşın
  • Türkçe
    • Türkçe
    • English
Paydaş Eğitim Kültür ve Sanat Derneği

Laos’tan Tasavvufi Dervişlere!

Posted on 13 May 202513 May 2025

Sai Bat

Laos’tayız. Luang Prabang’da. Sabah 05.00 te uyandırma var. Kapalı giysilerle hazırlanmamızı, kadınlar için mazbut giysiler ve örtülerle bu etkinliğe katılmamızı tembihliyor rehberimiz. Sanki Ayasofya’da sabah namazı kılacağız. Ayrıca etkinliğe katılanlar pamuk elleri cebe atacak ve Budist eğitimi alan rahiplere ve rahip adaylarına turistin cömertliğini yaşatacaklar. Sabahın o kör saatinde bintabat (sadaka turu) yapabilmek için sai bat’a gitmek için hayır seferberliğindeyiz. Tur arkadaşlarım laik ve seküler, bayram namazına bile gitmişliği yok ama bu deneyim için herkes horozların bile ötmediği o saatte ayakta.

Otobüs yok Laos’ta. Ülke minimal bir ufka teslim olmuş ki otobüs yerine minibüslerle taşınıyoruz. Şehrin en uzun ana caddesinde duvar diplerinde tabureler hazır. 3 dolar verene bir kâse pişmiş pirinç veriliyor. 2 dolara bisküvi ve çikolata paketleri. İnşallah bu pirinçler dünden kalmış değildir. Rahiplerin bisküvi ve çikolataları yol kenarındaki sepetlere attığına bakarsanız, her gün bu satış, sadaka ve tekrar bir satış döngü halinde sürüyor.

Sai bat kelimesi, keşişin sadaka kâsesine adak koyma eylemidir. Bu eski Budist geleneğine genellikle tak bat da denir; burada tak kepçelemek anlamına gelir ve yiyecek ve pirinci üç parmağınla tutar, sıkıştırıp top yapar kesişin kâsesine atarsın. Binlerce yıldır sadakada, pirinçtir aslolan. Bu nedenle kızarmış yiyecekler, tatlılar ve şekerli içecekler sunulmaz rahiplere. İnanırsanız rahipler öğleden sonra gün doğumuna kadar oruç tutuyor! O zaman diyorsun bu kadar kıt-kanaat yaşayan kesişler nasıl şişmanlıyor?

Omuzları ve dizleri örtülü, bellerine ve bir omuzlarına geleneksel tarzda atkılar sarılmış yerel halk diz çöker veya alçak taburelere oturur. Saygı göstergesi olarak her zaman keşişlerin altında kalmaya dikkat ederler. Bambu sepetlerinden (artık bereket çanağı oldu) bir lokmalık sıcak yapışkan pirinç koparıp parmaklarında yuvarlayarak bir top oluşturan, her keşişin kâsesine bir tane atar. Uzun rahip sıraları geçerken bunu tekrar tekrar yaparlar, her seferinde başlarını eğer ve gözlerini saygıyla indirirler.

Eskiden bu ritüeli o şehirde yaşayan yerliler yapardı sadece. Halk günlük hayatında maddiyat kazanır bir kısmını keşişlere verir, keşişler de onlara maneviyat bağışlar, sorunlarına mutmain kılan çözümler üretirdi.
Luang Prabang turizm patlaması yaşıyor. Bu ritüel de artık turizm gösterisinin bir parçası. Komşu ülkelerden, Çin’den, Amerika ve Avrupa’dan sonra nihayet Türkiye vatandaşları olarak bizler de hazırız. Tecrübe edeceğimiz olay Budist kültürünün önemli ve anlamlı bir parçası. Bize intikal eden bir yönü de var bu sadaka olayının, yazının sonunda yazacağım.

Bu turizm patlamasından yararlanan girişimci yerel halk artık kasabanın ana yolu boyunca alçak tabureler kuruyor. Her sabah yerel kadınlar yolun ortasındaki masalarda durup törene katılmak isteyen turistlere pişmiş pirinç dolu sepetler ve atıştırmalık yiyecek paketleri satıyor.

Budist keşişlere sadaka vermenin rahipler ile laik Budistler arasında manevi bir bağ oluşturduğuna inanılır. Halk, rahiplerin fiziksel ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunu eda ederken, rahiplerin de karşılığında topluluğun manevi ihtiyaçlarını karşılaması beklenir. Sadaka almak rahipleri topluluklarındaki Budistlere hizmet etmek dışında bir işle uğraşmasına gerek bırakmaz. Keşişler sıklıkla yeni bir ev için kutsamaya ve koruma dualarına davet edilir. Rehberlik arayanlara bilgelikle öğüt verirler.

Sadakalar genellikle yiyecektir ancak çiçekler, tütsü çubukları, havlular veya diğer temel ihtiyaçlar da olabilir. Rahipler sadaka verene konuşmaz veya teşekkür etmez çünkü sadakalar bir hayır kurumu olarak görülmez. Bunun yerine sadakalar, keşişlerle, laik Budistler arasındaki simbiyotik ruhsal ilişkinin bir unsurudur. (Budistin laiki var mı, bilmiyorum. Burada dindar olmayan, seküler anlamında)

Theravada Budizmi’ni uygulayan ülkelerde yaşayan rahipler (Tayland, Myanmar, Kamboçya, Sri Lanka ve Laos gibi yerler) hâlâ yiyeceklerini sadaka ile karşılıyor. Mahayana Budizmi’ni uygulayan ülkelerde sadaka verme esasen ortadan kalkmış durumda. Doğu Asya ülkelerinde, manastırlar ile diğer topluluklar arasındaki büyük mesafeler nedeniyle sadaka vermek neredeyse imkânsızdı. Ve bu uluslarda sadaka vermek, liyakat kazanmakla yakından ilişkili değildi. Geleneksel olarak, yiyecek istemek daha çok küçümseniyordu.

Sadaka verme olayı, Tayland ve Laos gibi ülkelerde tüm Budist rahipler için ortak bir sabah ritüelidir. Geleneksel olarak, herhangi bir şeye sahip olmak veya ücretli bir işte çalışmak onların kurallarına aykırıdır. Tapınaklar bağışlarla ayakta kalır ve keşişler sadakalarla beslenir. Laos’ta neredeyse yüzbin keşiş yetiştirmeye hazır bir ortam var. Bizdeki 100 bin hafız yetiştirmeye çok benziyor. Sosyalist bir yönetim nasıl buna izin verir?

Biz turistler, hangi dinden olursak olalım, Budist rahiplere sadaka verebiliyoruz. Almak da bir sorun yok. Verirken biz ne yaşıyor, ne kazanıyoruz?

Keşişler, bir Budist’in erdem kazanabileceği kanaldır. Bir laik Budist, keşişlere hediyeler ve maddi destek vererek erdem kazanır. Yiyeceklerini kesişinin kâsesine boşaltırken, ondan manevi bir bereket alır. Bu sadaka, bir Budist’in Nirvana’ya veya gerçek aydınlanmaya doğru yolculuğunu ilerletir. Turist olarak bizler de tarihimizdeki benzerliği aklımıza bile getirmeden deneyimliyoruz bu ritüeli.

Medreselerimiz Budist Viharaları örnek almıştı. Tasavvufi dervişlerimiz de Budistleri. Kültürümüzde Keşkül-ü Fukara deyimi var. Hatta tatlısı bile.

Keşkül, Farsça kökenli bir kelime olup, aslında bir çeşit “çanak” anlamına gelir. Geleneklerimizde dervişler, boyunlarına Hindistan cevizi kabuğundan yapılmış bu keşkül çanaklarını asarak dolaşırlardı. İnsanlar bu çanaklara yiyecek ya da para bırakır, dervişler bu yardımlarla geçimlerini sağlarlardı. Durumu iyi olan dervişler topladıklarını medreselere, tekkelere ve dergâhlara bağışlayarak hayır işlerine vesile olurlardı. İşte bu yardımlarla hazırlanan tatlıya da keşkül-ü fukara denirdi.

Burada fakirlik, maddi anlamda yoksulluktan ziyade tasavvufi bir bakış açısıyla ele alınır. Fakirlik, kişinin dünya malına bağlanmaması, her şeyin gerçek sahibinin Allah olduğunu idrak etmesi ve yalnızca O’na muhtaç olduğunu fark etmesi anlamına gelir. Bu anlayış, faniliğin ve dünyevi değerlerden uzaklaşmanın bir ifadesidir. Belki bu anlayış, “değerler eğitimi” diye müfredata ünite açanların, dilencilik ve sadaka kültürüne bir bölüm açmasını da gerektirir.

Her şeyin maddiyat ve zenginlikle kaim olduğu anlayışı kalpleri fakirleştiren bir sonuca varıp dayandı bugün. Gel gör ki, maneviyat diye hiçbir şey üretmeden, yüzbinlerce insanı sadaka ile geçindiren bir yolun hangi geleceği kuracağını da yeniden düşünmek gerekir. Tekrar Harari’nin “çöp insan” kavramını tartışmamızın zamanıdır.

Ne işin var Laos’ta? Luang Prabang’da? diyen olursa, bak oradaki “sai bat”ın bizim dervişlerimizin “fukara çanağı”na ilham olduğunu anlamak bile az şey mi? Kültürümüz nerelerden etkilenmiş. Bu nedenle kültürler farklı olabilir ama dünyada medeniyet tektir diyen Ziya Gökalp’e saygılar sunmak gerekmez mi?

Artık evlerde keşkül-ü fukara yapsak bile verebileceğimiz dervişler var mı? Onlar mersedeslerle, çakarlarla görünürlüğe hasret bir “gösteriş” içinde değil mi? Sadaka alsa daha mı iyi? Bak Hazineden hisselerini alıyorlar diyen olursa, ona da eyvallah.

Hem Budist rahipler sağlıklı ve uzun ömürlü olmak için tatlıyla araları yokmuş. Şekerli yiyeceklere dokunmuyorlar. Siz de kesin artık şu üç beyazı. Laos’a gidene de deli midir nedir diye hayretle bakmayı bırakın Allahaşkına!

Mustafa Everdi

Arama

Kategoriler

  • ACTIVE
  • Biten Projeler
  • Blog
  • Devam Eden Projeler
  • Duyuru
  • Etkinliklerimiz
  • Genel
  • Haberler
  • Paydaş Ekibi
  • Paydaş Gönüllüleri

Son Yazılar

  • Dijital Gönüllülükte Yeni Ufuklar: Erasmus KA153 Deneyimim
  • KARAELMAS KADIN KOOPERATİFİ & PAYDAŞ DERNEĞİ EL ELE
  • Tios Antik Kenti Gezisi
  • AVRUPALI GENÇLİK LİDERLERİ ZONGULDAK ‘TA
  • GÖNÜLLÜLÜĞÜN DİJİTAL HALİ

BİZİ TAKİP EDİN

Görüşleriniz bizim için değerlidir

Ziyaretçi Sayısı

732881
Total
Visitors

İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ

Bizimle iletişime geçebileceğiniz adres
Mithatpaşa Mahallesi Tevfik Fikret Sokak No:3 Merkez / Zonguldak P.K. 67000

Telefon : +90 (505) 807 94 71

E-Posta : info@paydas.org.tr

HARİTADA YERİMİZ

©2025 Paydaş Eğitim Kültür ve Sanat Derneği | Powered by SuperbThemes