Merhabalar güzel canlar.Ben “Toy Mühendis”.Bu ismi seçmemdeki yegane sebep henüz mesleğe başlamak için yeter koşul olan okulu bitirme gereğini sağlayamamış olmam.Bu ve bundan sonraki yazılarımda ;mühendisliğin ne olduğu,toplumdaki yeri,mesleğin sosyolojisi,İslam Tarihi’nde ve Batı uygarlığında mühendisliğin yeri gibi konular hakkındaki bilgilerimi naçizane paylaşmaya çalışacağım.
Dilerseniz mühendis kelimesinin nereden geldiği ile başlayalım.Çağrışım gücümüzü biraz zorladığımızda “hendese” kelimesine gideriz.Arapça’da ölçüm hesabı,yani geometriye denk gelen bir kelime.Malum bütün iş hesap kitap olunca mesleğin adı da hendeseden çıkıp geliyor.Memleketimizde mühendisliği incelemeden önce geçtiğimiz günlerde bir internet sözlüğünde karşılaştığım tartışmayı paylaşayım size.Bir arkadaş ‘İlk mühendislik dalı nedir?’ diye bir başlık açıyor.Bir arkadaş inşaat mühendisliği olduğunu söylüyor ve fikrini destekler nitelikte Mısır Piramitleri’ni örnek veriyor.Başka bir arkadaş ise bu yapıyı inşa etmek için makinelere ihtiyaç olduğunu ve ilk ortaya çıkan mühendislik dalının makina mühendisliği olduğunu söylüyor.Tartışma böyle uzayıp gidiyor. Ta ki bir arkadaş çıkıp kimya mühendisliğini tarihteki ilk mühendislik ilan edene kadar.Kanıt olarak da ateşin bulunuşunu kimya mühendisliğinin uygulaması olarak nitelendiriyor.Herkes bu yanıtla oldukça tatmin oluyor.Tebrikler havada uçuşuyor.Ancak ne yazık ki bu arkadaş da haklı değil.Mühendislik bir meslekten öte bilgi,tecrübe,disiplin ve iradeler bütünüdür.Ateşi bulan kişi ne yazık ki bu şartlardan hiçbirini sağlayamıyor.Bilgi yok,tecrübe yok,disiplin yok,her şeyden evvel irade yok.Yani bir çalışmanın mühendislik uygulaması sayılabilmesi için bu dört şartı sağlaması gerekiyor.
Gelelim memleketimizde mühendisliğin tarihine.Mühendislikle bilimi ayıramayacağımızdan,bilimin de Anadolu tarihindeki yerinden bahsedeceğim.Osmanlı Devleti’nden günümüze kadar ömrünü sürdürebilmiş pek çok mühendislik uygulaması var.Bunların büyük çoğunluğunu ise inşaat mühendisliği uygulamaları oluşturuyor.Bilinen en iyi mühendisler ise:MimarSinan,Sedefkar Mehmet Ağa,Atik Sinan,Senekerim Balyan..Liste böyle uzayıp gidiyor.Pek yetenekli inşaat mühendisleri var bu coğrafyada.Ancak ne yazık ki aynısını diğer mühendislik dalları için söylemek mümkün değil.Ne bir makina mühendisi ne de bir kimya mühendisi bulmak pek mümkün değil.İslam coğrafyasının parlayan bilim dalı astronomi bile Osmanlı Devleti’nde bir atılım yapamıyor.III.Murat zamanında Takiyuddin Mehmet tarafından bir rasathane kuruluyor İstanbul’a.Devrin şeyhülislamı şiddetle karşı çıkıyor bu olaya.Ve diyor ki göklerin sırrı bilmek yalnız Allah’a mahsustur,siz böyle bir işi payitahtta yapıp gazabı başımızın üstüne mi çekmek istiyorsunuz.Emir büyük yerden.Hemen fetva yazılır.Kılıç Ali Paşa da bu emri uygulamakta gecikmez.Rasathane kurulduktan üç yıl sonra 1580’de yıkılır.
Mektepsiz mühendislik olmaz.Biraz da mühendislik okullarının tarihini incelelim.Osmanlı’da pek çok reform hareketi gibi bilim ve teknik de gücünü askeri yenilenme ihtiyacından alınıyor.Memlekete yabancı mühendis getirme sanıldığı gibi Demokrat Parti iktidarı ile başlayan bir gelenek değil.Neredeyse Fatih Sultan Mehmet’e kadar uzanan bir mazi…Ardı arkası gelmeyen yenilgiler orduda bir yenilenme ihtiyacını göz önüne çıkarıyor.Açılan mühendislik mektebi ordunun reform ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor.Padişahların yüksek hassasiyeti ile kaliteli bir eğitim çıkıyor ortaya.Hatta Mühendishane-i Berr-i Humayun (Kara Mühendishanesi) bugünkü İstanbul Teknik Üniversite’sini ortaya çıkarıyor
Cumhuriyet dönemini ve günümüzü de ileriki sayılarımızda inceleyelim.O vakte kadar sağlıcakla kalın.
Taha Nedim Kaya(Dokuz Eylül Üniversitesi Makine Mühendisliği