Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakarak, paylaşmak isteğiyle oynan oyunun adı petroldü.
Osmanlı topraklarında diğer ülkelerin imtiyaz koparma ve haklar elde etme yarışı bazen gizli, bazen de açık olarak yapıldı. Etki alanı kurarak, Osmanlı topraklarından pay almak isteyen dünyanın en büyük devletleri karşı karşıya geldiler. Bir çeşit paylaşma mücadelesi başladı. Paylaşımda çıkan sorunlar onları kendi aralarında anlaşmalar yapmaya, ‘ittifak’ ve ‘itilaf’ blokları kurmaya zorladı.
Emperyalist güçlerin uzantısı şirketler, petrol kokusu aldıkları her yere üşüşüyorlardı. Osmanlı toprakları dışındaki bütün petrol yatakları batı sermayesinin elindeydi. Sıra, uzun zamandır el altından yürütülen araştırmalarla tespiti yapılan Osmanlı topraklarındaki petrol yataklarına gelmişti. Bu savaşın adı Birinci Petrol (Dünya) Savaş’ıydı.
2 Ağustos 1914’de Osmanlı–Alman ittifakı imzalanması ve hemen ardından Goeben (Yavuz) ve Breslau (Midilli) Zırhlılarının Haliç’e demirlemesiyle Osmanlı İmparatorluğu ‘Üçlü İttifak’ bloğuna girmiş oldu.
Savaş nedeniyle deniz ve demiryolundan kömür ithal edilemez ve Alman kömürü de getirilemez hale gelmişti. Bu durum kömür havzalarının Almanların ilene geçmesi sonucunu doğurdu. Buharlı gemilerin kömürü Zonguldak’tan karşılanmak zorundaydı. Osmanlı–Alman yakınlaşması nedeniyle Ereğli kömür havzası, Almanların rahatça hareket edebildikleri bir bölge haline geldi. Savaş nedeniyle kömür havzanın yönetimi ‘Harp Kömür Merkezi’ adı ile kurulan, Alman miralayının emrindeki komisyonun eline geçti.
Osmanlı İmparatorluğu için savaş, aralıksız sürüyordu. 93 Harbi (1877-1878) yenilgisi ile sonuçlanınca Batum savaş tazminatı olarak Rusya‘ya verilmişti. Sarıkamış, Kars, Ardahan ve Artvin de Berlin Antlaşması ile Rusya’ya bırakılmıştı. Sorunun çözümünün planlandığı Sarıkamış Harekâtı öncesinde Enver Paşa, askerlere mühimmat, erzak ve kışlık üniforma yollamak amacıyla 3 yük gemisini Trabzon’a gönderme kararı aldı. Bu sayede kış koşullarına hazırlıksız olan birliklerin eksikleri giderilmesi amaçlanıyordu. Bu gemilerdeki asker ve teçhizat Trabzon’a götürecek ve oradan da karadan Erzurum üzerinden Sarıkamış’a sevk edilecekti.
1914 Öncesi Hükümet Konağı.
Bombardıman Sonrası Hükümet Konağı.
6 Kasım 1914’te Giresun’dan 3000 neferli 89. alay Trabzon’a nakledilirken, Rusya kruvazörünün Kozlu maden bölgesini ve Zonguldak limanını top atışı ile bombaladığı haberi alınır. (Zonguldak Limanda kömür yüklenmesini engelleyecek ölçüde hasar olmamıştır.) Bunun üzerine Yavuz zırhlısı İstanbul’dan hareket ederek Zonguldak’a gelir. Rusya donanmasını göremeyince, İstanbul Boğazını korumak üzere geri döner. Bu olaylar nedeniyle Midilli zırhlısı da Poti Limanını bombalar. 7 Kasım 1914’de Midilli Zırhlısı’nın Poti Limanını bombaladığı günlerde, Zonguldak Limanını ve bölgesindeki kömür ocaklarını bombalayan Rusya savaş gemilerinin, Karadeniz’de Trabzon istikametine giden 3 yük gemisiyle karşılaştıkları ve bombardıman sonucunda batırdıkları ve bu olayın gizlendiği sonradan anlaşılır.
Prof. Dr. Bingür Sönmez’in, “Karadeniz’de Yatan Üç Yürekli Şehit” adlı araştırmasıyla ortaya çıkan gerçekler, tarihin akışını değiştirdi. O dönemin önemli dergisi Donanma Mecmuasında bu üç geminin varlığı bilinmesine rağmen, ne şekilde, nerede ve nasıl batırıldığı bilinmiyordu.
Bu dönemde Karadeniz donanma komutanlığını Alman Amiral Souchon yapmaktaydı. Fakat İstanbul’dan Trabzon’a yola çıkan bu 3 yük gemisi, Osmanlı Donanma Komutanlığına haber verilmediği için, hiçbir askeri korumaya mevcut değildi. Bu durum herhangi bir saldırı karşısında yapacakları bir şeyin olmaması anlamına geliyordu. Sivastopol’den hareket eden Rusya Donanmasına ait Rostislav muhabere gemisi ve Kagul kruvazörü kömür ocaklarını bombalamak amacıyla Zonguldak – Ereğli arasında bulunmaktaydı.
Kandilli’nin 12 mil açığında batırılan üç gemiden; Bezm-i Alem gemisinde, Bandırma’dan aldığı bakla, buğday ile İstanbul’dan ek olarak aldığı iki uçak, mühimmat, bir uçak bölüğü bulunuyordu. Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa gemilerinde ise Sarıkamış’a götürmek üzere elbise, ayakkabı, askeri teçhizat vardı. Ayrıca üç gemideki toplam asker sayısı 3.000’di.
İşte bu nedenle sadece Maden Şehitlerini değil, “Anadolu Anasının” deyişiyle “kınalı koçları” da selamlar “Üç Şehit Mehmet Anıtı.” 2009’dan sonra, Ereğli’den “Sarıkamış Deniz Şehitleri Anıtı” da katılır, Karadeniz’de yatan şehitleri selamlamaya…
Ekrem Murat Zaman
Maden Mühendisi
Yerel Tarih Araştırmacısı