Ben 1994 doğumlu biriyim. Bu da demek oluyor ki, kafam karışık. Bu ne yaman genelleme demeyin, biraz durun, düşünün. En azından ben öyle yaptım, sonra baktım ki ben ve benim akranlarım genel itibari ile kafası karışık insanlar. Aslında insan böyle bir varlık belki, bizi güzel kılan da bu. Fakat benim kuşağımınki öyle güzel ve doğal bir kafa karışıklığı hali değil. Mesela çok sevdiğim bir arkadaşım, istediği üniversitenin tarih bölümünü kazanamadığı için alakasız bir yerde tıp okuyacak. Kim bilir, belki bir gün tıp tarihçisi olur?
Benim kuşağım büyük şehirlerde eski adetlere göre diyebileceğimiz şekilde oyun oynayan son insanlardı. Büyük şehirler diyorum çünkü daha küçük, daha sapa yerleşimlerde hala geleneksel büyüyen, yetiştirilen çocuklar var. Çocukluğumu hatırlıyorum, çizgi film başladığında transa geçmiş halde televizyonun karşısında otururdum. Şükür ki benim zamanımda çok çizgi film yoktu (en azından bugüne kıyasla) ve arkadaşlarımla sokak aralarında koşmaya vaktim vardı. Bugün, evet tam da bugün, 2,5 yaşındaki kuzenimin vakti yok çünkü izlenmesi gereken binlerce bölüm çizgi film var.
Ne yazık ki kolaycılık yapıp teknoloji çok gelişti, bir kuşak aptallaştı diyemeyiz. İnsanın, istediği zaman yapmaya muktedir olmadığı ne var denilse ne derim, hala bilmiyorum. Peki, yani insan her şeye rağmen özünü koruyabilecek bir varlık ise neden bu ipe sapa gelmez kafa karışıklığı. Size söyleyeyim demek isterdim ve fakat tahmin edeceğiniz üzere kafam çok karışık. Bunu okuyan, eğer okuma kibarlığını gösterirlerse, akranlarım sen kendi yeteneksizliğini, başarısızlığını ve en önemlisi kafa karışıklığını herkese yükleyen işe yaramaz herifin birisin der mi? Diyenler olacağına eminim, çünkü onlar sosyalist ideallerle herkesi eşitçe yaşatıyor ve tok yatırıyor, ülkücü emellerle vatanı ve bayrağı her gün yeniden ve yeniden kurtarıyor, liberal iddialarla müreffeh yaşamın kapılarını aralıyor. Bazıları başkaldırıyor, bu “sistem” denilen meretin dişlileri arasında diğer kafası basmayanlar için savaşıyor. Başka bazıları böyle basit konuları yoga gibi girift yöntemlerle aşmış, rahatına bakıyor. Ve son olarak ben ve benim gibiler, bir mum yakacağımıza, karanlığa küfür ediyoruz.
Karışıklıklarla dolu günler dilerim efendim!
M.Mansur Uçaktürk
İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ